12 Temmuz 2011 Salı


Üniversiteler temel araştırmaların yapıldığı akademik kurumlardır. Sosyal, ekonomik ve kültürel yönden gelişmenin kaynağı üniversitelerdir. Bugün dünyada 20 binin üstünde üniversite olduğu söylenmektedir. Ancak bu sayının 4 binden fazlası Amerika Birleşik Devletlerinde bulunmaktadır. Her yönden bir dünya devi sayılan ABD bu büyüklüğünü üniversitelerin kalitesine ve çokluğuna borçludur. Şayet Harvard gibi bir üniversiteniz yoksa ABD olamazsınız. Sorbon gibi bir üniversiteniz yoksa Fransa, Oksford gibi bir üniversiteniz yoksa İngiltere, Şangay gibi bir üniversiteniz yoksa Çin olmanız mümkün değildir. Bu sayıyı istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki üniversiteler yüksek teknolojiye temel oluşturacak bilimsel buluşları  kendi ülkelerinin hizmetine sunmaktadırlar. Bu ülkelerde gerek kamu, gerekse özel sektör kuruluşları  üniversitelere kaynak sıkıntısı çektirmek şöyle dursun, bu Kurumları adeta paraya boğmaktadırlar. Bilimsel buluş yapmanın bir bedeli vardır. Bu bedeli ödemeyi göze alanlar er geç olumlu sonuca ulaşmaktadırlar.
Gelişmiş ülkeler gelişmişliklerini, keşif anlamındaki önemli buluşların formullerini bir başkasına vermeden uzun süre ellerinde tutmalarına borçludurlar. Yapılan uluslar arası toplantılarda, gelişmekte olan ülkeler top yekün global kalkınma için bu sürenin kısaltılmasını talep etmektedirler. Ancak yinede teknolojik bilgi paylaşımı dünyanın bloklaşmış ülkelerinin dışına pek çıkmamaktadır. Bu sebeple, ülkelerin gelişmişlikleri yine, bilgi paylaşımı ile kontrol altında tutulmaktadır.
Üniversiteler gelişmişliğin temelidir. Bunu anlatmaya değil sayfalar, kitaplar bile az gelir. Son yıllarda Türkiye kalite yönünden olmasa bile, sayısal olarak üniversite bakımından önemli bir yere gelmiştir. Mutlaka her üniversite değerlidir, ancak ben bu yazımda özellikle Ordu Üniversitesi üzerinde biraz durmak istiyorum. Her şeyden önce Ordu’da bir üniversite kurulması bir şanstır. Emeği geçen herkese bir Ordu’lu olarak minnet ve şükranlarımı sunarım. Kuruluşunun ilk yıllarında gerek finansman, gerekse öğretim kadrosu bakımından çeşitli sıkıntılarının olması doğaldır. Bu sıkıntılar zaman içinde mutlaka aşılacaktır. Belki biz görmeyiz ama bu üniversite birgün Türkiye’nin sayılı üniversiteleri arasına girebilir, bu gönülden dileğimidir.
Bu konuda esas üstünde durulması gereken husus, Ordu Halkı bu gelişmenin neresinde olmalıdır. Eğer bir ilin halkı, üniversiteye oh ne güzel bir üniversitemiz var, ilimize kamu parası girecek, dışarıdan öğrenci gelecek ev kiraları yükselecek, öğrenciler para harcayacak esnaf  bundan faydalanacak, dolayısı ile ilimizin ekonomisi canlanacak diye bakarsa o kafa yapısının olduğu yerde üniversite gelişme gösteremez.
Üniversiteler alma yeri değil tam aksine verme yeridir. Dünyada en değerli ve geri dönüşü en karlı olan yatırım insana olan yatırımıdır. Üniversitenin gelişmesi için Ordu Halkı’nın örgütlenerek “Ordu Üniversitesi’ni Geliştirme ve Destekleme Vakfı” kurması gerekir. Çeşitli gelir seviyesindeki her Ordu’lunun bu vakıfa gücü oranında katkıda bulunması faydalı görülmektedir. Hepimizin taşın altına elimizi sokmamız ve üniversiteyi gözbebeğimiz olarak görmemiz halinde bu ilim yuvasını geliştirmemiz mümkün olur. Ordu Halkının katkıda bulunmadığı, ordu halkı’na rağmen gelişen bir üniversitenin Ordu’ya pek faydası olacağını düşünemiyorum.
Üniversitenin her şeyden önce yüzyıllar sonrasında bile hizmet verebilecek bir kampus alanına ihtiyacı bulunmaktadır. Bu kampus gelecekte Ordu’nun bir uydu kenti olacaktır. Bu uydu kent zeki ve seçkin insanların dolaştığı ve Ordu’nun gurur duyacağı bir yerleşke durumuna gelecektir. Ordu Üniversitesi bu duruma geldiği tarihte yaşayanlar görecektir, Ordu’da önemli Sanayi kuruluşları da kurulmaya başlanacaktır. Çünkü hiçbir ilin halkı üniversite gelişmesinin gerisinde kalamaz. Başka yerde örnek aramaya gerek yok, Kayseri’deki Üniversite halk ilişkisini incelemek yeter sanıyorum. Bir üniversiteden 50 yılda çok önemli bir buluşu gerçekleştirecek bir ilim adamı çıkarabilsek değil Ordu’yu Türkiye’yi bile kurtarabiliriz. Gerçek kurtuluş buradadır. Başka reçeteler aramak beyhude gayretlerdir. Gelecekte Üniversitemizi gezenler, “Ordu Halkı üniversitesi ile ne kadar öğünse azdır” diyebilmelidirler.
Bu ulvi hedefe ulaşabilmek için birçok kesime görev ve sorumluluklar düşmektedir. Başta Ordu’yu yönetenlere bu harekete önderlik etmek bakımından görev düşmektedir. Hemen ardından Ordu’nun kanaat önderlerine bu hareketi başlatmak ve Ordu Halkı’na da gücü oranında bu harekete destek vermek yönünden görev düşmektedir. Gayet tabidir ki Üniversite yöneticilerinin de bu çalışmaları teşvik etmek, gayretleriyle halka güven vermek gibi sorumlulukları bulunmaktadır. Rektör Prof.Dr.Sayın Haluk KEFELİOĞLU’nun gayretleri her türlü takdirin üstündedir. Ancak önemli olan kendisine güçlü bir kamuoyu desteğinin verilmesidir.
Üniversitede görev yapan her kademedeki akademisyenlerin doğdukları il neresi olursa olsun, üretecekleri projeler ve fikri desteklerle Ordu’nun sosyal, kentsel, ekonomik ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunmaları haklı beklentimizdir. Yapılan çalışmalarla elde edilen akademik kariyerlerin altı doldurulmalıdır. Ordu Halkı’nın yapılan hizmetlerin değerini bilecek kadar kadirşinas bir halk olduğunu zaman gösterecektir.
Eğitimlerini Ordu Üniversitesi’nde sürdüren sevgili öğrencilerinde görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Her şeyden önce yeteneklerini en iyi şekilde kullanarak eğitimlerini başarılı bir şekilde tamamlamalı ve yurt kalkınmasındaki yerlerini almalıdırlar. Türkiye her üniversite mezununun iş bulabileceği bir ülke değil ama çok iyi yetişenlerin sınav kazanma şansı var. Hiç olmazsa onların katkısından ülkemiz faydalanmalıdır. Üniversite öğrencisi sıradan bir insan değildir. Bilgili eğitimli genç ve farklılığı olan insanlardır. Üniversiteli gençlerimizin Ordu’nun sosyal yaşamına hal hareket ve davranışlarıyla kalite kazandırmaları onlardan beklentimizdir. Ordu Halkı da bu gençleri kendi çocukları gibi bilmeli, onlara şefkatle yaklaşmalı, gençlikten kaynaklanan bazı davranışlarını anlayışla karşılamalıdır.
Üniversitelerimizin Türkiye genelinde YÖK sisteminden kaynaklanan bilimsel ve mali özerklik sorunlarının olduğu zaman zaman kamuoyuna yansımaktadır. Bunlarla birlikte diğer akademik sorunlarının da çözülerek dünya standartlarında bir Üniversite sistemine kavuşmaları en içten dileğimdir.
Bu düşünce ve duygularla, Ordu Halkı’na, Üniversitemizin saygıdeğer yöneticilerine, eğitimlerini Ordu’da sürdüren sevgili öğrencilere sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder